30 Mart 2015 Pazartesi

GERİ DÖNÜŞÜM KAVANOZ VE ŞİŞELER

 


         Geri dönüşüm kavanozlarım ile hepinize merhabalar diliyorum. Bu aralar boyalarım ile aşk       yaşıyorum ve önüme ne çıkarsa boyuyorum. Öncelik ise saralle kavanozları ve şişelerde :)


Bu siyah beyaz takımı annemin buzdolabı için hazırladım.Zaten hali hazırda buzdolabında baharatlık olarak kullandığımız saralle kavanozlarını daha çekici hale getirdim.Evde bir tane boyayıp anneme gösterdim ve ertesi gün bütün kavanozlarını getirdi canım anişkom.Bende büyük bir zevkle boyadım, süsledim ve kavanozlar annemin dolabında; eski yerine, baştan yaratılmış bir şekilde yerleştiler .


Buzdolabının kapağına tam geldiği için su şişesi olarak kullandığımız Sütaş günlük süt şişeleri de aynı şekilde süslendi püslendi ve dolapta yerini aldı...

 


Evde cam, ne var ne yok boyamaya niyetim var.Şu an kendi dolabım için olan kavanoz ve şişelerimi boyamaktayım,bir vernik işi kaldı yakında yayında ;) Kavanozlarımın dışına içinde ne var diye yazmadım lakin her zaman aynı şeyleri koymuyorum.Boşluk bırakmakta hoşuma gitmedi,bende çareyi tabanı boyamamakta buldum.En azından kapağını açmadan ne olduğunu görebilirim.

Yapmak isteyenler için yapılışına gelince;

*Çakmakla ısıttığımız etiketleri cam kavanozdan güzelce ayırıyoruz.
*Kalan yapışkanları, sünger yardımı ile çıkarıyoruz.
*İstediğimiz renkte enamel cam boyasını alıyoruz.
*Ponpon fırça ile ince bir kat boya vuruyoruz.
*Her kat, iyice kuruduktan sonra ;ikinci katı vuruyoruz.(Ben 4 kat boyadım)
*Kavanozun içinden bakınca yeterince koyu olduysa zemin boyasını biritiriyoruz.
*Arkası silgili bir kalem,ponpon fırçasının arkası ya da puantiye şablonu ile puantiyeleri yapıyoruz.
*Enamel boyalar vernik gerektirmeyen boyalardır.İsterseniz 21 gün boyunca su ile temas ettirmeyerek sabitleyebilir.İsterseniz benim gibi sprey vernik ile vernikleyebilir ya da 117 C yarım saat fırınlayabilirsiniz...
*Son olarak kurdela ile süsleyip bakıp bakıp mutlu oluyoruz :D

KOLAY GELSİN






 


27 Mart 2015 Cuma

AYI KURABİYE


MALZEMELER;

*175 gr oda sıcaklığında yumuşamış tereyağı
*1 su bardağı pudra şekeri
*3 su bardağı un
*1 yemek kaşığı dolusu kakao
*Damla çikolata
*Süsleme glazürü

YAPILIŞI;

*Yağ,pudra şekeri ve un pürüzsüz bir hamur elde edene kadar yoğurulur.
*Hamur ikiye bölünür.
*Bir parçasına kakao eklenerek iyice yoğurulur.
*Fotoğraftaki gibi hamur,damla çikolata ve süsleme glazürü kullanılarak ayı şekli verilir.
*175 derece önceden ısıtılmış fırında pişirilir.
*Üzeri kızarmadan fırından alınır.

AFİYET OLSUN.


 

26 Mart 2015 Perşembe

PARMAK SAYISI KADAR NOKTA YAPIŞTIRMA

 


Bu ara yine ihmal ettiğim bloğuma fırsat bulmuşken bir ses vereyim dedim.Bu ara evde yaptığımız değişiklikler ve aynı zamanda derinlemesine başladığım temizlik sonucunda buralara uğrayamaz oldum.Tabi paşalarla yaptığımız faaliyetler azaldı,yemekler doyacak kadar yapıldı ama boyamalar,keçeler yine elimin altında yapıyorum,kitaplarla aramı düzelttim kitap okumaya çalışıyorum. Yaptıklarımı yayınlamak zaman alacak malesef; fotoğrafları ve yazıyı hazırlamakta ciddi zaman gerektiriyor.Neyse artık fırsat buldukça görüşürüz :) Gelelim taaa aralık, ocak gibi yaptığımız parmak faaliyetimize.Parmak sayısı kadar nokta etiket yapıştırdık.Basit ama eğlenceli bir faaliyet oldu.Hem sayıları tekrar etmiş olduk hemde renkleri :)

11 Mart 2015 Çarşamba

KAR TANESİ




 Kışın peşimizi bırakmadığı bir geceden merhabalar... Bu sene kış yakamızı kolay kolay bırakmayacağa benziyor. Bahar geldi ama ocakta giymediğim kalın giysilerimi giyer oldum. Kuru, tuhaf bir soğuk mevcut. Soğukla gelen hastalıklarda cabası. Ben karı severim ama pek soğukla aram yoktur lakin çok üşürüm. Üşüyünce de elimi ayağımı oynatasım gelmez. Bahar gelsin artık, çiçekler açsın, kuşlar ötsün, balkon keyifleri yapalım, hırkamızı alıp çıkalım, ince kıyafetlerimizi giyelim, rahat rahat gezelim, tozalım... Ve tabiii yazın gelmesi ile doğal gaz faturalarından da kurtulalım... Bizim ahali de sızmış durumdayken bende yarının yemeklerini hazırlamak için mutfağa girdim. Tabi her vaktim kıymetli.Ocakta soğanlarım kavrula dursun, bir yazı yayınlayayım dedim. Lakin paşalarımla bunları yapmak çok zor oluyor. Bilgisayara baksam biri sağdan biri soldan saldırıyor, yemek yapsam ben de getiriyim,bende bakayım,bende karıştırcam...Sen yapma ben yapıcam,onu ilk ben aldım,ben ne vercem şimdi? Bağrış,çığrış ve ağlamalar sonucu bir tabak yemek bulup yiyebiliyorsak ne mutlu.Neyse konuyu gene paşalara getirdim. Ne yapalım hayatımızın merkezi onlar. Neyse gelelim yayınlamak istediğim yazıma;karın yağarak bizi sevindirdiği günden kalma bir faaliyet kar tanesi.Pinterestte görmüştüm. Simli uhu,kulak pamuğu ve karton ile yapılan keyifli bir etkinlik.Simli uhuyu sıkarken bir hayli eğlendiler. Yapıştırıcı seven kuzucuklarınızla yapabileceğiniz keyifli etkinlik.Eyvah burnuma yanık kokuları gelmeye başladı,iyi geceler diliyor ve kaçıyorum.

3 Mart 2015 Salı

PLASTİK TABAKTAN KUTUP AYISI

 


Yine bir plastik tabak etkinliği ile karşınızdayız efendim. Bugünün kahramanı bay kutup ayısı... Grafon kağıtlarını yuvarlarken biraz sıkıldıklarını saymazsak keyifli bir faaliyet oldu diyebiliriz. Tutkal sürdüğümüz plastik tabağımızın arka yüzüne beyaz grafon kağıtlarını makasla  kestiler, yuvarladılar ve yapıştırdılar. Beyaz evadan çizdiğim kulakları da kesip yapıştırdılar.Son olarak siyah evadan çizdiğim göz,ağız,kulak içi ve burunu da kestiler,yapıştırdılar ve faaliyetlerini tamamladılar. Bir de,ay anne; harika yaptık be demeyi de ihmal etmedi paşalarım. Sonra kutup ayıları ile ilgili bir de video izlediler.Yüzmelerine pek bir şaşırdılar.Penguenler de soğukta yaşar dediler.Üşümezler mi anne dediler? Onlar neden mağarada yaşamıyorlar ki dediler? Yanlarına gidip uzaktan bakabilir miyiz? dediler... Dediler de dediler... Onlar sordu ben cevapladım,onlar sordu ben cevapladım ve arkasından yarında kurbağa yapalım anne dediler.Yeşile de boyarız harika olur.


2 Mart 2015 Pazartesi

HANGİ HAYVAN NE YER OYUNU

 


Sevgili Sadiye Bacik'te görüp hemen paşalarım için hazırlamıştım.Yayınlamaya ancak fırsat buldum.Keyifli bir oyun olsa da resimlerdeki hayvanlar çok başarılı değil.Birde meşe palamutu seven iki hayvan oluşu kafa karıştırıcı.Daha hoş resimler ile daha keyifli bir eşleştirme yapılabilir diye düşünüyorum...

ÇATAL BASKISINDAN GÜNEŞ

 


8 Ocakta yapılmış bir faaliyet ile merhaba... Güneşe,ince kıyafetlere,yaz meyvelerine hasret kaldığımız şu günlerde faaliyetler ile özlem gidermeye çalışıyoruz.Bu sefer ki faaliyetimiz çatal baskısından güneş. Ağız burun çizimi de dahil hepsi paşalarımın ellerinden çıktı.Bu arada üzerinden epeyce geçmiş, bir baskı çalışması daha yapalım,yazarken aklıma geldi bile  En kısa zamanda karşınızda...

1 Mart 2015 Pazar

AHTAPOT KAHVALTI SUNUMU

 


Yine Instagram da yayınlayıp burada geç yayınlayabildiğim ahtapotum.Genelde faaliyet konumuza göre uygun kahvaltı ve meyve tabakları hazırlıyorum,konunun pekişmesi adına. Bu ahtapot kahvaltımızda burada yayınladığım tuvalet kağıdı rulosundan yaptığımız ahtapotla aynı gün yapıldı ve afiyetle de yenildi.

Tam buğday ekmeğini ters armut şeklinde bıçakla kestim. Üzerine de burada hazırladığımız kışlık domates sostan sürdüm.Yine mevsiminde dondurucuya koyduğum kırmızı közlenmiş(fırında)biberden kollarını yaptım.Kaşar ve zeytinden göz,kaşar peynirinden ağız,yıldız ve balık yaptım ve son olarak salatalıklardan yosun yaparak kahvaltı tabağımızı bitirmiş oldum.

AHTAPOT MEYVE SUNUMU

 


Meyve saatimizde ahtapotsuz mu olsun yaniiii ? Olmasın değil mi? Bizde öyle dedik, muz ve kuru üzüm ile şipşak bir ahtapot hazırlayıp afiyetle yedik...Muz sevmeyen çocuk var mı acaba? Lakin ben hiç bir meyve sevmezken muz severdim. Hey gidi günler hey... Kim derdi bir gün meyve yemeyen bu kızın meyve canavarı oğulları olacak diye... Toprak meyve seviyor ama delisi değil, ama Artun? Adama günde 5 öğün meyve ver, niye çok meyve yiyoruz demez  Malesef bu sevgisi sadece meyve, çiğ sebze ve tatlı için. Onun dışında yemekler; çin işkencesi gibi bizim evde de...Hahaha yemekten kalkar kalkmaz bu yazıyı hazırlamam pek iyi olmadı sanırım.  Yine beni delirttikleri bir akşamdı çünkü. Bıdı bıdı ancak konuşuyorlar ya, şunların kapatma düğmesi falan yok mu? Bazen o kadar çok anne, anne, anne! diyorlar ki efendim dediğimi bile duymuyorlar, Hele bu ara Rafadan Tayfa çizgi filminde eskici diye bağıran çocuğa taktılar. Sabah akşam eskici diye bağırıyorlar evin içinde, susmakta bilmiyorlar. Konuştukları yetmiyor bir de bağırmaya başladılar, velhasıl çok yoruyorlar çok...